Sokaklarda İsyan Var

Out on:


Tracklist:


Add all tracks to playlist

Review:


Ve nihayet albümümüz çıktı.

Raflarda ya da seçkin kitapçılarda değil. Burada Biz kimdik, hatırlatalım:

Mersin’deki Gezi isyanı eylemlerinde çalgılarımızla yer aldığımızdan “Gitar çalarak, saksafon çalarak, davul çalarak topluluğu dinamik tutmak” suçuyla yargılanmıştık.

Kadıköy’de ve Taksim’de devletin gazına, TOMA’sına ve plastik mermisine karşı saksafon kullanan bizdik.

Boğazpınar’da HES mücadelesi veren köylülerin çocuklarıyla koro yapıp, “HES yapma boşuna, Yıkacağız Başına” şarkısını besteleyen de.

Sömürü devam ediyor. Baskı, zulüm ve savaşlar devam ediyor. Ezilenlere kalanın yalnızca umutsuzluk olduğu zannedilirken sokaklar doluyor taşıyor isyanla.

İşte şarkılarımız da bu isyanın bazen eşlikçisi bazen öncüsü. Küresel sömürücüleri yakacak isyan ateşlerinin şerefine…

— ŞARKILARIMIZ

Şarkılarımızın gayreti bizi bize söylemek… Özgür olmayışımıza ilişkin asgari bir kabul, çeperlere yüklenmek için irili-ufaklı gerekçeler. Çocuğun sorduğu “Baba, ay neyin reklamı?” sorusunun cevapsızlığı, dünyadaki az sayıda insanın, çok sayıdaki başka insanı, saniye bile kaçırmama gayreti cebinde sömürmesinin meşruiyeti olmanın peşinde.

‘Sokaklarda mızıka çalma’nın zamanıdır şimdiler, muhtemelen ‘hiç olmadığı kadar’

DİREN

Özgürlük; hoplaya zıplaya yürümek dahil, dans edilen sokaklar dahil, gülüş dahil, gözyaşı dahil en sahicisinden, rezil olmak dahil; öfke de, hüzün de, umut, düş, aylaklık, hele hele aylaklık, tembellik hakkı dahil, boşver hakkı sadece tembellik olarak yapılabilme meşruluğu dahil. Ateşe verilerek arıtılan özgürleşme sokaklarında hangi danslar yapılacak? Ne kadar figür varsa isyanımıza bükülü, halayından tangosuna kadar.

Gramsci’nin ‘hegemonya’sına yayvan bir selam, yuvarlağın ortasında belde ceket oynamalı, meyanlı, dünyanın tüm Çingene ruhlu insanlarını selamlamalı, nükteli ve meydan okumalı direniş.

LABİRENT

Cezaevinde ‘ağır şizofren’ haline getirilen Kemal Gömi’nin şahsında, faşizmden “önce sosyalistleri aldılar” sırasını savan tüm insanlara öfkeli ve “ha gayret” bir ithaftır.

İster tek tokatla, ister kilolarca bombayla, yaşından büyük kurşunla ya da gaz fişeğiyle, yersiz-yurtsuz mezarlarda, ister sonradan hasır-altı edilmiş kameraların önünde, ister kayıt-dışı işkencehanelerde; kayıpları unutma; onların cumartesileri ve elbette cumartesilerin de anneleri, unutulmamaya defalarca yemin edilmiş görüntüler…

Ağladıkça akacak tarihin pası ve Kemal Gömi; ismi unutulacak belki ama “8m2 – 10 yıl”, Asla! Her yapmadığımızda dikilecek karşımıza.

HÂLÂ

Var olana ikna olmanın kolaylığını akılda tutarken söylenecek şarkı. Yeni bir şeyin peşinde olmanın içsel geriliminin, ‘var olan’a dönme ataklarına karşı bir ferahlama, bir genişleme hamlesi. Bahar daralmalarına sempatik bir ilgi ve için içe sığmama haline ilişkin heyecanlı bir güzelleme.

MAHSUS MAHAL

“Yoldaşlar sakın ha sakın yılmayın, dünü bugüne, bugünü yarına bağlayın” demişti usta ya da bizde öyle tınlamıştı yaşam pratiği. Öncesizlik ve sonrasızlık, tüm ideolojik araçlarla enjekte edilmeye çalışılırken, ‘tarihle sık köprüler dokumak’ ile ‘gemileri yakmak’ arasındaki bitmez arayış içerisinde, şarkılarımız bazen alttan alta, bazen ‘kör göze parmak’çasına görünen bu alt-üst oluşa eşlik ve bazen de kılavuzluk etme peşinde.

Ruhi Su’nun “Artar eksilmeyiz zindanlarında, kolay değil derdin ucu derinde” sınıfsallığından bugün milyon milyon sokaklara dökülme hallerimize doğru, güncel bir bağ ve tarihselliğin hatırda tutulma hamlesi…

SÜRGÜN

Bir sürü sürülmüş insan beraberce sürünüyoruz, sürülüyoruz. Yakılan köyden kentlere; gece körü yıkımında kent dışına. Dere ile aranda bir HES mesafesi, insanla aranda bir serbest piyasa ekonomisi. Sürgün yaşıyoruz sürgün, hava sürgün, su sürgün.

“Yurdumuz bütün cihandır bizim”in güncelliğinde bir kök arayışı: Ne işe yarar o bilmediğin dili öğrenmek? ‘Bir lisan=Bir insan’ basitliğinden buraya ha!

Ve son yumruk:

Seni çağıran mektup anadilinde yazılmış olmayacak mı?

SOKAKLARDA İSYAN VAR

Ayaklarımızı bastığımız şu yerde onlarca halk, onlarca farklı dil ve kültür ‘birdir bir’ oynamışlar. Hüznü ve sevinciyle halklar komşulaşmış, karışmış. Irkçılığa panzehir bu ‘olağanlık’a karşın devlet ‘öteki’ yapmış içimizden birilerini, diğerlerini de inandırmış. Dersim’de, Zilan’da, Maraş’ta, Sivas’ta, Gazi’de, Roboski’de halkları ölümle terbiye etmenin provalarını yapmış. Devlete rağmen hâlen konuşulur ‘bilinmeyen’ dillerde yarı gizli: Sokaklarda İsyan Var, Li ku çeyan Serhildan.

SHARE

Release:


PlayCoverTrack Title
Track Authors